Söğüt Ağacı Önsöz Günümüzden yetmiş beş, seksen yıl önce Erciş’in, Purmak köyünden bir erkekle, Purul köyünden bir kızın, birbirlerine âşık oldukları rivayet olunur. Rivayete göre Purmaklı, kızı istetir ama vermezler. Genç, kızı kaçırmak ister. Kız kaçmaya razı olmayınca, genç ortadan kaybolur. Purmak’ı terk eden gencin nereye gittiği bilinmez. Yıllarca nerde olduğu hakkında kimsenin bilgisi olmasa da İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da diyenler olur. Purmaklı gence âşık olduğunu bilmeyenler, kızı istettiklerinde, kız kabul etmez. Adı Purmaklı ile duyulduktan, kızın “başkasına yar olmam” dediği kulaktan kulağa yayıldıktan sonra isteyen olmaz ve yörenin tabiriyle evde kalır. Neler yaşadıkları, kızı neden vermedikleri anlatılmaz. Anlatılanlar bu anekdottan ibarettir. Bu anekdottan esinlenerek okumakta olduğunuz “Söğüt Ağacı’nı” günümüzden yaklaşık elli beş yıl önce yaşanmış gibi kurguladım. Hikâyedeki kahramanların adları ve lakapların tamamı kurgudur. O günlerde her iki köyde, Erciş’te de lakapların önemi çok büyüktü. İnsanlar lakaplarıyla tanınırdı. Gerçek isimleri bilinmeyenler bile vardı. Günümüzde de hala lakaplarıyla anılanların sayısı bir hayli fazladır. Purul ağzıyla yazdığım, TDK sözlüğünde bulamadığım kelimeleri kitabın sonuna sözlük olarak ilave ettim. Yörede, zamanında çok itibar edilen bugün unutulan, unutulmaya yüz tutan kendine has adetlerinden Köse Gelin ve Hıdır Nebi’yi de işlemeye çalıştığım bu roman ilk denememdir. Saygı ve sevgilerimle… Erol ÇELİK Kitap tükendi |
233 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |